Yeni yılınız kutlu olsun!
Blogumu takip eden ve etmeyen herkesin yeni yılı kutlu
olsun!
Bugün sizlerin hem yeni yılını kutlamak hem de benim de yeni
öğrendiğim bir bilgiyi paylaşmak istedim. Bu bilgi bloğumla ilgili değil;
yılbaşı kutlamaları ile ilgili bir genel kültür bilgisi diyebilirim J
Aşağıya yazıyı aynen kopyalıyorum! İyi okumalar, dilerim
yeni yıl hepimiz için mutlu haberler alacağımız bir dönemin başlangıcı olsun!
Mutlu seneler…
Çam Süsleme Geleneği ve Nardugan
Yazar:
Bilge Keykubat
Not: Bu
yazı ilk olarak Apelasyon E-Dergi Ocak 2015 sayımızda yayınlanmıştır.
Tüm
dünyada Hıristiyan alemi her yıl 25 Aralık tarihinde İsa’nın doğumunu Noel adı
altında, bayramla kutlar.
Bu doğuş bayramı, Kutsal Doğuş veya Milat Yortusu olarak da bilinir. 20.
Yüzyılın başlarından itibaren dini motiflerden arınmış bir şekilde, hediye
alışverişi üzerinde yoğunlaşan Noel, Hıristiyan olmayanlar tarafından da
kutlanmaya başlamıştır.
Noel kutlamalarının saf dini inanca sonradan katılan bir bidat
olduğu iddia edilir. Bu iddialara göre Antik çağlardan beri kutlana gelen Pagan
Kış Festivalleri ile Roma’da yayılmış Mitraizm’in kış festivalleri olan Yule ve
Saturnalia’daki uygulamalar Noel’in kökenini teşkil etmektedir.
Roma
imparatorluğunda 25 Aralık Güneş Tanrısının doğum günü olarak kabul
ediliyordu. Roma Halkının da Hıristiyanlığı kabul etmeden öncesinde büyük
oranda Putperest olduğu bilinmektedir. Hıristiyanlığa 300 yıl karşı gelen
Roma İmparatorluğu, İmparator Büyük Konstantin ile M.S. 313 yılında
Hıristiyanlığı kabul etti. I.Constantinus’un kutsal Pazar günü, İsis
modeli Meryem Ana vb. pagan gelenekleri gibi Güneş Gününü de toplumda barışı
korumak ve karma bir din oluşturmak adına Hıristiyanlığa adapte ettirdiği ve
İsa’nın doğum günü olarak kabul ettirdiği iddia edilir.
Günümüzde
Noel kutlamaları Hıristiyan ülkelerde olduğu kadar tüm dünyada çok renkli
geçer. Bir süre öncesinde hazırlıklar başlar. Noel ağaçları ve evler süslenmeye
başlar, hediyeler alınır. Noel şenliklerinde ışık ve süslerle donatılan
Çam ağacına Noel Ağacı denir.

Günümüzdeki
araştırmalar Noel ağacının Pagan geleneklerinden gelen bir ritüel olduğunu
göstermektedir.
Paganizm; kökenleri dünyanın kadim doğa dinlerine uzanan bir inanç biçimi ve bu
dinlerin genel adıdır. Son zamanlardaki araştırmalar da göstermektedir ki,
yüzyıllardır Hıristiyanlarca Hz. İsa’nın doğumu olarak kutlanan “Noel Bayramı”
biçimsel özellikleri bakımından eski Türkler’in yeniden doğuş bayramı olan
“Nardugan”a çok benzerlik göstermektedir.
Nardugan,
Öz Türkler’de ve İslama kadar olan Türkler ile Sümerler’de aynı adla anılan
yeni yıl bayramıdır. Her yıl 22 Aralık’tan sonra gelen ilk dolunayda kutlanır.
Bunun sebebi ise Türkler’in eski inanışına göre gece ile gündüz sürekli savaşırlar
ve 21 Aralık günü en uzun gecedir ve ardından günler uzamaya başlar. Bu yüzden
22 Aralık günü Türkler için çok önemlidir. Bu günü takiben (Ay yılı esasına
dayalı bir takvim kullandıkları için) ilk dolunayın çıktığı ilk gün yeni yılın
ilk günüdür.
Türklerin
tek Tanrılı dinlere girmesinden önceki inançlarına göre, yeryüzünün tam
ortasında bir Akçam Ağacı bulunuyordu. Bu yerin göbeğinden göğe kadar yükselen
bir ağaç... Bir ucunda da Gök Tanrısı (Ülgen) bulunuyordu. Buna hayat ağacı
denirdi. Bu ağacı motif olarak Türklere ait bütün halı, kilim ve işlemelerde
görebiliriz. Çam Ağacı ilk çağlardan itibaren Türkler için mukaddes ağaç
sayılmıştır. Onu evlerine almışlar, onun şerefine, insanların putlara
taptıkları zamanlarda 3-4 bin yıl önce bayramlar düzenlemişlerdir.
Bayram
önceleri dünyanın merkezinde,
tanrıların ve ruhların dinlendikleri yerde yaşayan
Yer-Su’ya adanmış.
Yer-Su’nun
yanında, gür beyaz sakallı bir ihtiyar olan Ülgen bulunurdu. İnsanlar onu daima
zengin kırmızı kaftan içinde gördüler. Ülgen aydınlık ruhların reisi idi. O,
altın kapıları olan altın yeraltı sarayında, altın bir taht üzerinde
oturmaktaydı. Güneş ve ay ona itaat ederlerdi. Sözde, gün ile gece sürekli
tartışma halindedir. İnanca göre gecelerin kısalıp gündüzlerin uzamaya başladığı
22 Aralık’ta da gece gündüzle savaşır ve güneş yeniden dünyayı fazla olarak
aydınlatmaya başlar. Yani Türkler’in “Göktanrısı” gün ile geceyi tanzim eder.
Uzun bir savaştan sonra gün geceyi yenerek zafer kazanır. Güneşin zaferi
“Yeniden Doğuş Bayramı” olarak kutlanan bu günde, Türkler ölümsüzlüğün simgesi
olan ve Türk Mitolojisine göre tüm insanların türediği ağaç olan “Akçam
Ağaçları”nı süsler, altında geleneksel oyunlar oynar ve Kopuz eşliğinde
şarkılar söyler, eğlenceler düzenlerlerdi. Çamın etrafında bir halka oyunu
oynarlarmış. İnsanlar güneşi sembolize eden daireye
katılırlarmış. Böylece, semavi ışık vereni (güneşi) geri dönmeye
çağırırlarmış. Ayrıca Türkler duaları Tanrıya gitsin diye, Türkistan’da
yetişen Akçamı getirip evlerine koyup ağacın altına hediyeler koyar, dallarına
kurdeleler bağlar o yıl için dilekler dilerlerdi. Bu bayram için evler
temizlenip, güzel giysiler giyilip, aile bireyleri bir araya gelerek, yaş ve
kuru meyveler, şekerlemeler yerlermiş. Bu gelenek ömrü çoğaltır, uğur getirirmiş. Bütün
bu dualara, oyunlara, hediyelere, süslemelere Ülgen de hiç red cevabı vermemiş,
bayramdan sonra gece daima kısalmış, Güneş ise hep gök yüzünde daha uzun
kalmış.
Yorumlar
Yorum Gönder